Çağımızın hareketsiz yaşam tarzıyla birlikte daha sık görülmeye başlayan rahatsızlıklardan birisidir skolyoz yani omurga eğriliği.
Peki skolyoz ne demek tam olarak? Gelin A'dan Z'ye Skolyoz hakkında rehber niteliğindeki yazımızda detaylı olarak skolyoz konusunu inceleyelim. Vaktinizi ayırıp bu yazıyı inceledikten sonra skolyoz hakkında oldukça kapsamlı bir bilgiye sahip olacaksınız.
Skolyoz, omurganın çeşitli sebeplerle normal duruşunun bozularak yana, öne ve rotasyonel olarak bir yöne doğru eğrilmesidir. Bu şekil bozukluğunu anlayabilmek için önce omurgamızın hareketlerini bilmek gerekir.
Omurgamız 3 düzlemde hareket edebilen bir yapıdır. Omurgamızın hareketliliği sayesinde öne ve arkaya eğilebiliyoruz, yan taraflarımıza yani sağa ve sola da eğilebiliyoruz. Ek olarak; rotasyonel şekilde sağa sola dönebiliyoruz. Yani omurgamız 3 boyutlu hareket yeteneğine sahiptir. Bu nedenle skolyoz eğriliği de 3 boyutludur.
Skolyozu olan bir bireyin omurgası sadece yana doğru değil; yana, öne ve rotasyonel olarak bir tarafa dönerek yer değiştirmiş durumdadır. Bu 3 boyutlu eğrilik röntgen görüntülemesinde de omurganın çeşitli yapıları değerlendirilerek fizyoterapist tarafından değerlendirilir ve tedavi programı buna göre çizilir.
Skolyozda eğrilik tiplerini anlamak adına omurgamızı biraz daha tanımak gerekebilir ve ilerleyen başlıklarda burada belirtilen isimlere göre skolyozun isimlendirilmesini daha iyi anlayacabileceksiniz. Bu nedenle gelin inceleyelim;
Omurgada boyun bölgesi servikal olarak adlandırılır, sırt bölgesi; torakal, bel bölgesi; lumbal, kalça bölgesi; sakral ve kuyruk sokumu; koksigeal bölge olarak adlandırılır. Omurgamızda 7 servikal, 12 tane torakal, 5 lumbal, 5 sakral ve 4 koksigeal olmak üzere toplam 33 omur bulunmaktadır.
Skolyozda sadece tek bir bölgede eğrilik olabileceği gibi, iki farklı bölgede birbirini etkileyen eğrilikler de meydana gelebilir. Tek bir eğriliğin olduğu skolyoz tipi C skolyoz, birbirini etkileyen iki eğriliğin olduğu skolyoz ise S skolyoz olarak adlandırılır.
C skolyoz omurganın tek bir bölgesinde meydana gelen şekil bozukluğudur. En çok torakal (sırt) bölgesinde görülür ancak lumbal bölgede de karşılaşmak mümkündür.
C skolyoz genellikle dışardan bakıldığında daha çabuk fark edilir, çünkü eğrilik omuz ve kalça seviyelerinde fark oluşturur.
Arkadan bakılan röntgen filminde eğriliğin dışa doğru bakan tarafına konveks taraf ve içe doğru bakan tarafa konkav taraf denir. C skolyozda konkav taraf sağa bakıyorsa açıklığı sağa bakan C Skolyoz, konkav taraf sola bakıyorsa açıklığı sola bakan C skolyoz olarak adlandırılır.
S skolyozda durum biraz daha farklıdır. S skolyozda, omurgada birbirini etkileyen iki eğrilik söz konusudur. Bir bölgede büyük eğrilik oluştuktan sonra, bunu kompanse edebilmek için ikincil bir eğrilik daha meydana gelir ve böylece omurga S şeklinde bir görünüm alır. Ön-arka çekilen röntgende S şeklinde görünüm net bir şekilde görüntülenir. Genellikle torakal ve lumbal bölgede birlikte görülen eğrilik oluşur.
S skolyozda iki farklı tarafa bakan eğrilikler bazen birbirini dengeler bu nedenle dışardan bakıldığında omuz ve kalça seviyeleri arasında fark anlaşılmayabilir. Ancak röntgen görüntülemesinde eğrilikler çok net bir şekilde görülür.
S skolyozda iki eğrilik bulunduğu için, derecesi daha büyük olan büyük eğrilik esas alınarak, büyük eğriliğin konkav tarafı sağa bakıyorsa açıklığı sağa bakan S Skolyoz, büyük eğriliğin konkav tarafı sola bakıyorsa açıklığı sola bakan S skolyoz olarak adlandırılır.
Lomber skolyoz, C skolyozda lumbal bölgede görülen skolyoz, S skolyozda ise major (büyük olan) eğriliği lumbal bölgede bulunan skolyoz tipidir.
Torakal skolyoz, C skolyozda eğriliğin torakal bölgede olduğu skolyoz, S skolyozda major eğriliği torakal bölgede bulunan skolyoz tipidir.
İdiopatik skolyoz, sebebi belli olmayan yapısal skolyoz tipidir. Kız çocuklarında daha sık görülür ve genellikle erken yaşlarda ortaya çıkar. En çok görülen skolyoz tipi olmakla birlikte çocukluk ve ergenlik döneminde fark edildiğinde en kısa sürede tedaviye başlanmalıdır.
Kemik gelişimi tamamlandıktan sonra düzelmesi zorlaşır.
Skolyozla ilgili en çok merak edilen konulardan biri ise; "skolyoz ve kifoz arasındaki fark nedir?" Kifoz ve skolyoz arasındaki farkı anlayabilmek için yine omurgamızla ilgili bilmemiz gereken bir kaç şey var.
Omurgaya yandan bakıldığı zaman, doğuştan olması gereken (nötral) eğrilikler vardır. Bu eğrilikler vücut ağırlığının eşit bir şekilde dağılması için kendiliğinden olması gereken kıvrımlardır. Servikal (boyun) bölgedeki eğrilik lordoz (içe bakan), sırt bölgesindeki eğrilik kifoz (dışa bakan), lumbal (bel) bölgesindeki eğrilik yine lordoz (içe bakan) olarak adlandırılır. Yani kifoz kavramı aslında omurganın sırt bölgesindeki kendiliğinden olması gereken eğriliğidir.
Günümüzde zaman zaman kamburluk olarak da adlandırılan ‘kifoz’ aslında normalde fazla olan yani artmış kifozu ifade etmektedir. Omurganın normalde 20-50 derece arasında olması gereken kifoz eğriliği 50 derecenin üzerinde ise bu artmış kifoz (kamburluk) olarak adlandırılır.
Peki kifoz ve skolyoz arasındaki fark nedir? Kifoz omurganın doğal eğriliği iken; artmış kifoz (kamburluk) bir duruş bozukluğudur. Skolyoz ise omurganın doğal olmayan şekilde yanlara ve rotasyonel olarak eğrilmesidir. Başlı başına tedavi programı gerektiren bir rahatsızlıktır.
Artmış kifoz için günlük hayat modifikasyonları ve omurga sağlığını koruyacak türde düzenli egzersizler önerilirken; skolyoz için röntgen görüntülemesi ve klinik değerlendirme sonrası tamamen kişiye özel bir tedavi programı çizilir ve kişi kemik gelişimi tamamlanana kadar gözlemlenir. Aynı zamanda daha önce de bahsettiğimiz gibi skolyoz omurganın 3 yöne doğru şekil değiştirmesidir. Ancak kifozda sadece öne doğru yani tek yönde bir açı artışı vardır.
Genellikle ergenlik döneminde belirgin hale gelen skolyoz, başlangıçta aileler tarafından fark edilmeyebilir. Skolyoz omuz seviyelerinde eşitsizlik, kalça duruşunda bozukluk, sırt ağrıları şeklinde belirtiler verebileceği gibi hiç semptom da vermeyebilir.
Bu nedenle aileler çocuğun duruşu ve dış görünüşü konusunda iyi gözlem yapmalı, dikkatli olmalı ve çocukluk-ergenlik döneminde hareketli bir yaşam tarzı geliştirmelerine özen göstermelidir.
Skolyoz birden bire büyük derecede eğriliklerle ortaya çıkmaz ama genellikle çocukluk çağında başlar ve kemikler gelişim aşamasında olduğu için erken müdahale edilmezse çok hızlı bir şekilde skolyozun derecesi artış gösterebilir.
Hafif derece başlayan eğrilik, hareketsiz yaşam ve yanlış duruş pozisyonlarıyla gitgide ilerler ve daha büyük hale gelen eğrilik dışardan da gözle görülür hale gelir.
Bu nedenle skolyoz derecesi çok ilerlemeden müdahale edilebilmesi için ailelerin bilinçli olması çok önemlidir. Çocuklarının vücudu ve omurga sağlığı konusunda iyi gözlem yapmaları gerekir.
Aile tarafından fark edilmeyen hafif derece eğrilikler genellikle farklı rahatsızlıklar nedeniyle çekilen akciğer vs gibi röntgen filmlerinde göze çarpar ve röntgende bu durumu fark eden hekim tarafından ilgili bölüme yönlendirilir.
18 yaşından üstündeki bireyler kemik gelişimini tamamladığı için skolyoz, adolesan önemdeki kadar hızlı ve agresif ilerleme göstermez. Ancak yine de önlem alınmalı ve dikkatli olunmalıdır. Omurgadaki herhangi bir omurun kemik yapısında değişiklik (kamalaşma) yoksa kişi skolyoza yönelik egzersizlerine devam etmelidir.
Omurgadaki herhangi bir omurun kemik yapısında değişiklik (kamalaşma) olumuşsa bu skolyoz tipi konjenital skolyoz olarak sınıflandırılır ve yetişkin konjenital skolyozun derecesinde malesef bir değişme meydana gelmez. Ancak 3 boyutlu skolyoz yaklaşımıyla kişinin fonksiyonel kapasitesi artırılabilir.
Skolyoz röntgen filmiyle en iyi şekilde görüntülenebilir. Genellikle dışardan fark edilmeyen durumlarda kişinin tesadüfen farklı bir rahatsızlık için çekildiği röntgen filminde eğrilik anlaşılabilir. Ancak skolyozun tam değerlendirilebilmesi ve skolyoz tanısı koymak için kalçayı ve omuzları da içeren skolyoza yönelik röntgen çekilmesi gerekir.
Skolyoz her ne kadar omurganın ve omurganın etrafını saran kasların biyomekanik yapısında bir bozulma gibi görünse de, sadece dış etkenlerden kaynaklanmaz. Skolyoza sebep olabilecek bir çok fizyolojik, hormonal ve nörolojik faktörler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları;
* Bazı bağ doku hastalıkları
* Trombosit bozuklukları
* Genetik yatkınlık
* Gelişen ve uzayan boyla birlikte aynı seviyede uzama göstermeyen sinir yapıları,
* Kasların kasılmasında etkili olan bazı biyokimyasal maddelerin vücuttaki dengesizliği,
*Sinir iletim hızlarındaki değişiklikler vs.
Yukarda sayılan faktörler kişide skolyoza yatkınlık oluşturur, hareketsiz yaşam tarzıyla birlikte bu yatkınlık tetiklenir ve skolyoz meydana gelir.
Sebebi her ne olursa olsun, eğer bir kişide skolyoz başladıysa mutlaka takip altına alınmalı, gerekli görülürse fizyoterapiye başlanmalıdır.
Skolyozla birlikte omurganın bir tarafındaki kasların iş yükü artarken, diğer taraftaki kaslar zayıflamaya başlar. Omurganın bir tarafına daha çok yük binerken diğer taraf daha az ağırlık taşır, bu dengesizlikler ve artan iş yükü ise kaslarda ağrılara sebep olabilir.
Skolyozu olan herkesin ağrısı olur diye bir şart yoktur ancak genel olarak, omurganın biyomekanik yapısı bozulduğu ve kaslara binen iş yükü eşit dağılmadığı için spazmlar ve kas ağrıları meydana gelir.
Skolyoza yönelik 3 boyutlu egzersiz tedavisi ile birlikte omurgaya olması gereken fonksiyonellik ve iki taraflı eşit yük dağılımı tekrar kazandırılmaya çalışıldığı için kas ağrılarında da azalma olacaktır. Yapılan egzersizlerle birlikte iş yükü artan kaslar rahatlarken, zayıflayan kaslar kuvvetlenecek, vücudun yanlış pozisyonu giderilecek ve böylece ağrısız bir kas iskelet sistemi kişiye yeniden kazandırılacaktır.
Skolyoz ağrısı nasıl geçer?, skolyoz ağrısı nasıl olur?, skolyoz ağrısına ne iyi gelir, skolyoz ağrı yapar mı
Çocuğuna skolyoz teşhisi konulan anne babaların aklına gelen ilk soru ‘Skolyoz düzelir mi?’ Oluyor. Skolyoz çok ileri boyutlarda değilse düzelebilen bir omurga rahatsızlığıdır. Yapılan detaylı değerlendirmeler sonucu sadece egzersiz tedavisi, egzersiz ve korse tedavisi ya da son çare olarak ameliyat önerilebilir. Ancak sonuç olarak skolyoz tamamen iyileşmese de, kişiyi hem görsel hem fonksiyonel olarak hiç rahatsız etmeyecek seviyelere indirilerek tedavi edilebilir.
Anne babalar skolyoz konusunda endişeliyse öncelikle doktora başvurmalıdırlar. Bu nedenle ortopedi ya da pediatri bölümüne gidebilirler. Ortopedi ya da pediatri bölümündeki doktor muayene sonrası gerekli görürse kişinin röntgen çekilmesini isteyecektir ve röntgen sonuçlarında ayrıntılı bir şekilde durum gözlemlenebilecektir.
Skolyoz teşhisi konduktan sonra bireyler mutlaka öncelikle hareketsiz yaşam tarzını geride bırakmalıdır. Çünkü özellikle çocuklarda, hareket azaldıkça skolyoz oranlarının arttığı görülmüştür. Unutmayın ki insanın kas iskelet sistemi sadece oturmak yürümek ve yatmak üzerine kurulu bir yaşam tarzı için uygun değildir. Hareketli bir yaşam tarzı için tasarlanmıştır. Bu nedenle sabit bir pozisyonda uzun süre kalmaya alışmış, kapasitesinin çok altında çalışan vücudumuz mekanik bozulmalar yaşamaya başlar.
skolyoz düzelir mi, skolyoz nasıl düzelir, skolyoz hangi bölüm bakar, skolyoza ne iyi gelir
Genellikle skolyoz derecesi 40 derecenin üzerine çıktığında kişinin yaşam kalitesini ve dış görünüşünü ciddi boyutlarda etkilemeye başlar. Omurgadaki ileri seviyedeki eğrilik iç organları etkileyebilir, akciğer kapasitesi etkilendiği için solunum problemleri yaşanabilir, kas ağrıları daha şiddetli hale gelir. Böyle durumlarda belli bir süre egzersiz tedavisinin ardından ameliyat önerilir.
Günümüzde en basit ameliyatta bile komplikasyon gelişme riski vardır. Bu nedenle her ameliyat risklidir. Skolyoz ameliyatında da aynı derecede riskler mevcuttur. İşlem yapılan bölge omurga olduğu için dolayısıyla omuriliğin etkilenmesi söz konusu olabilir. Ancak daha önce de söylediğimiz gibi, en basit ameliyatın bile riskleri vardır bu nedenle ameliyatın risklerinden çok kişinin durumuna odaklanılmalıdır. Yapılacak olan ameliyat kişinin daha rahat bir yaşam sürmesini sağlayacak, ağrılarını azaltıp hareket kapasitesini artıracaksa, uzmanlar tarafından öneriliyorsa ameliyat da değerlendirilmelidir.
skolyoz ameliyatı riskleri,
Skolyoz tedavisine yönelik 1900'lü yıllardan günümüze kadar bir çok farklı yöntem geliştirilmiştir. Lyon yaklaşımı, Schroth metodu, SEAS yaklaşımı, BSPTS yaklaşımı, Dobomed, Side Shift yaklaşımı, FITS yöntemi ve Skolyoterapi yıllar içerisinde kanıta dayalı bir şekilde geliştirilmiş yöntemlerdir. Günümüzde bu yöntemlerin içinde en çok kullanılanlar ise Schroth, Seas ve Skolyoterapidir.
Türkiye çıkışlı olan Skolyoterapi yöntemi; 3 boyutlu skolyoz yaklaşımı ve egzersizlerle birlikte farklı fizyoterapi yöntemlerini de kombine eden skolyozda bütüncül bir terapi programıdır. Skolyoterapi programı kanıta dayalı olmakla beraber iyileştirmeyi hedef alan 5 temel ilkeye dayanmaktadır;
* Omurga düzeltme (Nötral Pozisyonlama)
* Nefes Teknikleri
* Kontrol, konsantrasyon ve stabilizasyon teknikleri
* Omurga uzatma (Aksiyal uzama)
* Kasları güçlendirme
Skolyoz tedavisi bazı durumlarda korse kullanımıyla desteklenebilir. Korse kullanılması için skolyozun derecesi, kişinin kemik gelişim evresi, skolyozun egzersiz tedavisine cevap verme hızı, yapısal veya fonksiyonel tip olması gibi bir çok kriter birlikte değerlendirilerek karar verilir.
Skolyoz için korse kullanılmasına karar verildiğinde, alanında uzman bir medikalci, fizyoterapist ve doktor multidisipliner bir şekilde çalışarak yapılacak olan korsenin tipi belirlenir ve kullanım sıklığı ayarlanır.
Makalemizin hepsini okuduysanız anlamış olacaksınız ki skolyoza etki eden bir çok faktör var. Tipi, derecesi, seviyesi, açıklığı sağa bakan, sola bakan, kemik gelişim evresi vs. Bütün bu kombinasyonlar bir araya geldiğinde skolyoz parmak izi gibidir, bambaşkadır, yani her bireyin skolyozu kendine özgüdür, diğerlerinden farklıdır, özeldir. Yapılacak olan egzersizler yine aynı parametreler göz önünde bulundurularak planlandığı için ve skolyozun gidişatına direkt etki edecek öneme sahip olduğu için, skolyoz egzersizleri tamamen kişiye özgü olmalıdır. Bunun için de skolyoz alanında uzmanlaşmış bir fizyoterapistle çalışılması gerekmektedir.
İnternette aradığımız her şeyle ilgili doğru ya da yanlış her türlü bilgiyi bulabildiğimiz bir çağda yaşıyoruz. Şunu unutmamalıyız ki sağlıkla ilgili hiç bir konu, alanında uzmanlaşmış bir sağlık personeli kadar iyi değerlendirilemez. Doktorunuz, fizyoterapistiniz size özel bir muayene ve değerlendirme yaparak sizin durumunuzla ilgili ayrıntılı bilgi verebilir ancak internette bulacağınız bilgiler hem genel geçerdir hem de yanlış içerikler barındırabilir.
İnternette skolyoz egzersizleri yazdığınızda bulacağınız egzersizler kişiye özgü olmayacağı için yanlış olacaktır ve hatta skolyozunuzu olumsuz yönde etkileyebilir. Skolyozu olan bireylere internette gördükleri hiç bir egzersizi tavsiye etmiyoruz. Skolyoz için egzersiz skolyoz alanında uzman bir fizyoterapist tarafından, skolyozun tipi, derecesi, şekli, yönü, kişinin gelişim evresi göz önünde bulundurularak planlanmalı ve uygulanmalıdır.
Evde skolyoz egzersizleri ise yine sizi değerlendiren ve egzersiz programınızı belirleyen fizyoterapist tarafından verilmeli ve dikkatli bir şekilde uygulanmalıdır. Genel geçer bir şekilde yapılacak evde skolyoz egzersizleri skolyozunuzu kötü yönde etkileyecektir.
skolyoz hareketleri, skolyoz için egzersiz, evde skolyoz egzersizleri
Skolyoz teşhisi konulduğuna aileler çok büyük bir panik yaşamakta, hakkında hiç bir şey bilmedikleri bu durum karşısında ne yapacaklarını şaşırmaktalar. Bu panik ve üzüntü halinde kafalar karışmakta, böylece skolyoz tedavisi için doğru bir yol izlenememektedir. Sizlere skolyoz teşhisi sonrası yapılmaması gereken şeyleri sıralayarak kafa karışıklıklarını gidermek ve hataların önüne geçmek isteriz;
- Panik olmayın! Skolyoz tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Çok ileri seviyelerde olmadığı sürece günlük yaşamı etkilemez, fiziksel aktiviteleri kısıtlamaz, uzman görüşlerine uyulduğu takdirde başka sorunlara yol açmaz. Çocuklarımız çok kıymetlidir, onlara en ufak bir zarar gelmesini hastalığı olmasını istemeyiz ama skolyoz kendimizi ve çocuğumuzu bu kadar üzecek kadar büyük bir rahatsızlık değildir.
- Zaman kaybetmeyin! Skolyoz teşhisi konulduktan sonra en kısa sürede fizyoterapiye başlanması gerekir. Özellikle gelişim çağındaki çocuklarda hiç müdahale edilmezse skolyozun derecesi hızlı bir şekilde artabilir ve aynı şekilde fizyoterapiye başlandığında ise çok hızlı bir şekilde omurgadaki şekil bozukluğu düzeltilebilir. Bu nedenle zaman önemlidir. Skolyoza kötü yönde etki edecek bir şey yapmadan önce uzmanlarla görüşülmeli ve bilgi alınmalıdır.
- Skolyoz tedavisinin uzun bir süreç gerektirdiğini unutmayın! Anne babalar çocuklarının bir an önce iyileşmesini bekliyor. Değerlendirme seanslarında en sık karşılaştığımız soru ‘Ne zaman iyileşir? Kaç seans geleceğiz?’ Oluyor. Skolyoz derecesinin azalması için ne kadar süre gerekeceği yine bir çok parametereye göre değişkenlik gösteriyor bu nedenle fizyoterapist size iyileşme hakkında kesin bir zaman veremez. Ancak şu bir gerçektir ki kemik gelişimi tamamlanana kadar skolyozun derecesi ilerleyebilir bu nedenle yaklaşık 18 yaşına kadar kişi tedavi almalı, derecesi 10’un altına düştüğünde ise gözlem amaçlı kontrollerine devam etmelidir.
- Genel geçer egzersizler yapmayın ! Sadece fizyoterapistinizin gösterdiği ve onay verdiği egzersizleri uygulayın. İnternette veya skolyoz alanında uzman olmayan kişilerin ‘skolyoz egzersizi’ adı altında gösterdiği egzersizleri uygulamayın.
- Hareketsiz kalmayın! Skolyoz olsun ya da olmasın herkesin aktif ve hareketli bir yaşam tarzını benimsemesi gerekiyor. Bu nedenle sabit bir pozisyonda saatlerce kalmayın, hareketli ve aktif olmaya çalışın.
- Ağırlık taşımayın! Skolyozda omurgaya aksiyal yönde sabit bir yük binmesi istemediğimiz bir durumdur. Bu nedenle ağırlık kaldırmayla ilgili sporlar, çocuklara sürekli ağır objeler taşıtılan görevler vs verilmemelidir. Aynı şekilde tek taraflı olarak ağır eşyalar taşınması da sakıncalıdır. Skolyoz teşhisi konulmuş kız çocuklarının da tek taraflı olarak çanta takması önerilmemektedir.
- Çocuğunuzun psikolojisini unutmayın! Skolyoz genellikle ergenlik döneminde ve çoğunlukla da kız çocuklarında görülen bir rahatsızlıktır. Gençler özellikle ergenlik döneminde hassas bir psikolojiye sahiptir. Zaten hassas bir dönemde olan çocuklarınızın, dış görünüşlerine etki edebilecek bir rahatsızlığı olması onları daha da hassaslaştıracaktır. Bu nedenle skolyoz konusunda çocuğunuzu bilinlendirmeli, sert ya da aşırı duygusal konuşmalardan kaçınmalı ve onlara bu süreçte mümkün olduğunca destek olmalısınız.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi, skolyoz hareketsiz yaşam tarzıyla birlikte artış göstermiş bir rahatsızlıktır. Bu nedenle skolyoz hastalarının yapmaması gereken şeylerden ilki hareketsiz kalmamaktır. Omurgaya sabit bir şekilde saatlerce yük binmesi skolyoz açısından istemediğimiz bir durumdur. Skolyozlu bireyler, özellikle çocuklar, hareketli bir yaşam tarzı edinmeli, takım sporları yapmalı, parkta bahçede oynamalı, yürüyüş koşu vs yapmalıdır. Sabit pozisyonda saatlerce oturmamalıdır.
Skolyoz hastalarının yapması gerekenler arasında duruş bozukluğuna dikkat etmek de var. Ayakta veya otururken dik durmaya özen gösterilmelidir. Özellikle masa başında bilgisayarla çalışırken omurga dik pozisyonda olmalı, çene içeride, omuzlar geride ve aşağıda, bilgisayar klavyesi kullanılırken dirsekler 90 derece olmalıdır. Bilgisayar göz hizasına yükseltilmeli, rahat bir sandalye yoksa sırt destek minderlerinden kullanılmalı ve her yarım saatte bir mola verilerek masa başından 5 dakikalığına da olsa kalkılmalı kan dolaşımına izin verilmelidir.
Skolyoz hastaları da hepimizin dikkat etmesi gerektiği gibi dik oturmaya özen göstermelidir. Skolyozunun konveks tarafına yaslanmamaya dikkat etmeli, kolçaklı sandalyede ise skolyozunun açıklığının baktığı tarafa doğru ağırlık aktararak oturmalıdır.
Skolyozda gece uyurken yatış pozisyonu ister istemez korunamaz, kişi uyku halinde iken sürekli sağa sola dönecektir. Ancak yatağa ilk yatışta skolyozun açıklığının baktığı yönün (konkav tarafın) üzerine yatmasını önerebiliriz.
skolyoz yatış pozisyonu
Genel Skor
0 Görüş